Depresyon denilince mutlaka herkesin aklında bir şeyler oluşuyordur hatta çoğu kişi çok fazla duyduğu için yazıya dikkat etmeden geçmiştir bile. Toplum olarak depresyon terimini çok duysak da doğru anlamıyla doğru yerde kullanamıyoruz.
Depresyon denilince mutlaka herkesin aklında bir şeyler oluşuyordur hatta çoğu kişi çok fazla duyduğu için yazıya dikkat etmeden geçmiştir bile. Toplum olarak depresyon terimini çok duysak da doğru anlamıyla doğru yerde kullanamıyoruz. Toplumda depresyon tepkileri ya önemsenmez; dikkat çekme çabası olarak algılanır ya da geçici üzüntü ve benzeri durumlarla karıştırılır. Kişiler hemen her üzüntülerinde her morallerinin bozulmasında hemen depresyona girdim derler ama depresyon bu kadar basit bir sorun değildir. Depresyonda ruhsal durumun yanında fizyolojik değişikliklerde meydana gelir. Maalesef bu kadar önemsiz gibi gözüken depresyon psikiyatrik hastalıklar arsında en sık rastlanılanıdır. Her altı kişiden birisinde depresyon görülür. Bu dünya genelinde % 5 olarak seyreder. Ciddi bir tedavi süreci olmazsa geçmesi uzun sürebilir veya geçtiği düşülür ama sorunlar tam olarak çözülemediği için sık sık nükseder.
Öncelikle yukarıda da belirttiğim gibi her üzüntü her moral bozukluğu veya kısa süren yaslar depresyon değildir. Depresyonda hayattan bıkmışlık, huzursuzluk, halsizlik, çaresizlik, suçluluk değersizlik gibi zihinsel belirtilerin yanında, aşırı uyku veya az uyku, aşırı yeme veya az yeme, enerji eksikliği gibi bedensel belirtilerde görülür. Bu bahsettiğimiz belirtiler her insanda zaman zaman görülen belirtilerdir. Anlatılan belirtilere depresyon denilebilmesi için en az iki haftadır sürüyor olması ve belirtilerin normalden fazla şiddette ve sıklıkta meydana gelmesi gerekir.
Depresyonun kesin olarak sebebi bilinmese de nelerin depresyon olma riskini arttırdığı bilinmektedir. Bunlardan bazıları;
Bugüne kadar yapılan araştırmalara göre kadınlarda erkeklerden iki kat fazla görüldüğü bulunmuştur. Bunun pek çok sebebi olabilir; kadınların hormonal olarak sürekli dalgalanmalar yaşamaları, toplumda kendilerine yüklenilen sorumluluklar, daha duygusal bir yapıya sahip olmaları vs. Depresyon en fazla aşağıdaki gruplarda görülür;
Bunların yanında depresyonda bazı fizyolojik bulgularda mevcuttur ancak depresyon mu bu bulgulara sebep olmakta yoksa bu bulgular mı depresyona henüz bilinmemektedir.
Depresyon türleri arasında en şiddetli olanıdır. Kendiliğinden geçmesi imkânsızdır. Mutlaka bir uzmana başvurulması gerekir. Aksi takdirde aylarca sürebilir ve kişinin sosyal hayatını olumsuz etkileyebilir. Genelde majör depresiflerde aşağıdaki belirtiler görülür;
Bunların yanında bazı fiziksel belirtilerde görülebilir. Bunlar sebebi bilinmeyen baş, boyun, eklem ağrıları ve benzeri ağrılar olabilir. Çoğunlukla kişiler bu şikâyetler oluşunca doktora başvururlar oradan psikiyatriye yönlendirilirler. Bu tür ağrıların görülmesinin sebebi de beyindeki kimyasalların ağrı reseptörlerini etkilemesidir.
Kronik depresyonda belirtiler majör depresyona göre daha hafiftir. Kronik depresyon denilebilmesi için belirtilerin en az iki yıl sürmesi gerekir. Diğer depresyonlara göre kişi üzerindeki baskı daha fazladır. Genelde çevrelerinden “Ne kadar huysuzsun, hayattan zevk almaya çalışsana, bu ne böyle somurtuk somurtuk geziyorsun.” gibi tepkiler alırlar. Buda kişilerin bunalım düzeyini arttırır.
Mevsimsel depresyonda duygu durum mevsimlere göre değişiklik gösterir. Kişiler genelde yaz ve ilkbaharda mutluyken; sonbahar kış ayların çökkün, mutsuz, umutsuz, stresli bir hal alırlar. Bunun sebebi olarak gün ışığı gösterilir. Gün ışığının depresyona yatkınlığı arttırdığı bilinmektedir. Yapılan araştırmalara göre gün ışığının az görüldüğü Kuzey Avrupa ülkelerinde güneydeki ülkelere oranla daha fazla depresyona rastlanmaktadır.
Hamilelik sırasında veya doğumdan iki hafta sonra ortaya çıkar ve en fazla bir sene sürer. Belirtileri diğer depresyon belirtileriyle benzerdir. Bu benzer belirtilere ilaveten bazı durumlarda anne çocuğu kabullenmekte zorlanır, onun bakımını üstlenemeyeceğini inanır. Genelde her anne doğumdan sonra bazı tereddütler ve endişeler yaşar bunun doğum sonrası depresyondan ayrılması gerekir. Doğum sonrası depresyonda bu endişeler sosyal yaşamı etkilemeye başlar ve daha şiddetli görülür.
Son yapılan araştırmalara göre depresyon yüksek oranlarda tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Tedavi yöntemi olarak genelde ilaç ve konuşma terapisi birlikte uygulanır.
Psikoterapi yöntemlerinden en çok fayda sağlanılan ve en az tekrarlama görülen bilişsel davranışçı terapidir. Bilişsel davranışçı terapide kişinin fonksiyonel olmayan, gerçek dışı düşünceleri (örneğin, “Ben; çok kötü, işe yaramaz bir insanım.”) tanımlaması ve bu düşünceleri daha gerçekçi olarak yorumlaması istenir. Bu sayede kişide var olan ve gündelik yaşamını olumsuz etkileyen düşünceler değişmiş olur ve kişi daha sağlıklı düşünmeye başlar. Bunların dışında; transaksiyonel manyetik uyarım, elektro manyetik tedavi, hipnoterapi, biofeedback, psikodrama, psikodinamik psikoterapi ve alternatif tıptaki bazı yöntemlerde(fototerapi, akupunktur vb.) tedavi sürecinde kullanılmaktadır.
Depresyon için iki türlü tavsiye vermek istiyorum birincisi depresyona girme ihtimali olan kişiler için tavsiyeler; (Girmek ihtimali olanlar için diyorum çünkü depresyondaki bir kişi için verilen tavsiyeler zorlayıcı olabilir.)
İkinci tavsiyem ise depresyonda olan kişilerin yakınları için olacak. Depresyondaki bir kişiye tavsiye vermektense yakınındaki kişiler için verilecek tavsiyenin daha faydalı olacağına inanıyorum.
Psk. Aslıhan ÇELİK